Şengül Boybaş: Duam, insanlık için uyanmak! Başka türlü bu esaretten kurtulmak mümkün değil

haberİ oku

Göbeklitepe, benim dönüm noktam!

- Yazdıklarınızda tarihten ve efsanelerden esintiler bulunuyor. Tarihe olan merakınız nasıl gelişti?

Hepimiz çocukluğumuzdan doğan hayallerin ya da algıların peşine düşüp, izdüşümlerini takip ederiz. Ben de çocukluğumda tarihi bir yer gördüğümde içine girip, “Burada ne yaşanmıştı, kimler vardı, ne giyiniyorlar, neye inanıyorlardı?” diye hep merak ederdim. Merak etmekle kalmaz, zihnimdeki zaman makinesine binip o sahneleri canlandırırdım. Sonralarda çok okudum ve çok gezdim.  

- İnsan kendini evrende nasıl tanımlıyor? Kim olduğumuzu, evrende nasıl bir yer edindiğimizi nasıl bulacağız?

Göklere bakıp yönünüzü tayin edin. Pusulanız, kalbiniz ve gökyüzü olsun. Bu kod sizde var, hepimizde var. Siz doğmadan sizin kalbinize, beyninize kodlandı. Sizin evreniniz bu. Kendinizi daha fazla duyun ve daha fazla empati yapın. Evren size hizmet ediyor, bunu unutmayın ve hatırlayın en önemlisi. Dünya denilen gezegene nasıl bir anlaşma ile geldiniz, aslında kim olmak için geldiniz, onu hatırlayın.

- Göbeklitepe sizin için ne ifade ediyor? Yazım anlamında her şey sizin için burada başladı diyebilir miyiz?

Göbeklitepe, benim dönüm noktam! Bir zamanlar insanlığın dönüm noktası olduğu gibi. Kesinlikle benim yazarlık serüvenim bereketli toprakların bereketiyle başladı.

Teşekkür çok başka bir frekans, lütfen bu frekansı deneyimleyin.

- Dünyanın Uyanışı II’de bize neyi anlatmayı amaçladınız? Nasıl bir yazım süreci geçirdiniz?

Kendinize doğru soruları sormanızı, etrafınızda olan ve olmakta olanların farkındalığına spiritüel bir bakış açısı ile yaklaşmanın mümkün olduğunu göstermeyi hedefledim. Ruhsal bir yolculuğa çıkıp, hiçbir şeyin bir tesadüften ibaret olmadığını, olan tüm olayların hatta Göbeklitepe’nin açığa çıkmasının yalnızca uyanışa hizmet ettiğini anlatmaktı amacım.

- Önsözünüz teşekkürden ibaret ve teşekkür etmenin önemini de anlatıyorsunuz. Mistik döngüde teşekkür hayatımıza nasıl yön veriyor sizce?

Teşekkür ve şükür, aynı kök soydan geliyor. Teşekkür ederek aslında şükür de ediyorum. Var olma sebebime, bana hediye bahşeden Göbeklitepe’ye ve bana inanan tüm sevdiklerime, aslında bu yolda bizi buluşturan ilahiye şükür benimkisi. Hayatınızda sahip olduklarınıza teşekkür ettiğinizde, sizin için mucizelerin de beraberinde geldiğini görürsünüz. Teşekkür çok başka bir frekans, lütfen bu frekansı deneyimleyin…

- Tarihle, tarihi mekanlarla bağlantınız nedir? Bundan sonrası için yazarlık kariyerinizi bu dinamikler üzerinde mi şekillendirmeyi planlıyorsunuz?

Biz plan yaparız, kader perdeyi kapatır. Yapı itibarıyla hisleriyle yaşayan biriyim. Plan bana göre zor bir denklem. Ben o plana hiç sadık kalamıyorum. Kalsam da müsaade etmiyor hisler. Bu topraklar bana fısıldadıkça evet, bu topraklara dair yazıp o iletişimi devam ettireceğim. Fakat dünya dönüyor ve yerinde durmuyor, zaman çok fazla şeyi beraberinde getiriyor. Tarihten günümüze yolculuğu başlattı. Belki günümüzden geleceğe doğru gideriz. Kimbilir…

Atiye’de herkes kendinden bir parça buldu.

- Binlerce yıl öncesine dayanan çok detaylı araştırmalar yapılması gerekir böyle bir kitap yazmak için. En çok da sabır gerekir sanıyorum. Motivasyonunuzu nereden sağlıyorsunuz? Bu araştırma süreci nasıl geçiyor?

Kesinlikle haklısınız. Eğer araştırdığınız yer hâlâ sırrını kendi içinde saklıyor ise, araştırmadan ziyade anlamı bulmakla uğraşıyorsunuz. Göbeklitepe, sırrını kendi içinde kendine saklayan, açığa çıkmak için okuyucusuyla buluşmak isteyen mistik bir yer. Mistik olmayan biri oraya bakınca taş-toprak-stel olarak görür. Motivasyon ise, gizemi bulmak ve anlamak oluyor. Bu benim 5 yılımı aldı diyebiliriz.

- Peki yazmak istediğiniz mekânlar sizi mi kendine çekiyor, siz mi onları özenle seçip buluyorsunuz?

Beni içine çeken Göbeklitepe oldu. Diğerleri zaten ona bağlı halkalardı. Yani bir saat düşünün, Göbeklitepe en büyük halka, diğerleri saati çeviren dişli. Hepsi kendi başına, hepsi bir bütün…

- Atiye’nin hikâyesinin bu kadar çok sevilmesini neye bağlıyorsunuz?

Atiye’de herkes kendinden bir parça buldu. Atiye bizden biri, yalnızca spiritüel yanları açığa çıkmış ve onları tanımlayabilen bir karakter. Atiye gibi kendimizi keşfe çıkarsak onun kadar spiritüel yanlarımız açığa çıkar. Hep bildiğimiz, ama tarifini yapamadığımız duygu durumları, rüyalar, mesajlar, dünyayı ve evreni okuma ve misyonumuz, bunlar bize görünür olur.

Duam, insanlık için uyanmak!

- Hikâye devam edecek mi? Üçüncü kitabı da yazacak mısınız?

Yazmam istenir ise, evet…

- Kitabınıza verdiğiniz isim gibi, dünyanın bir uyanışa geçtiğini ve sonunda insanın uyanarak pek çok şey kazanacağını düşünüyor musunuz? Neler kazanacağız sizce?

Uyanmak tatlı bir dünya uykusundan... Umarım bu dediğimiz olur. Eğer uyanış olursa, geçiş olur. İşte o tarif ettiğimiz boyutlar ve alemler bize bir evden başka bir eve geçmek gibi olur. Duam, insanlık için uyanmak! Başka türlü bu esaretten kurtulmak mümkün değil.

- Dünyanın Uyanışı II için geri dönüşler nasıl? Sizin bu kitaptan beklentileriniz neler?

Dönüşler harika, daha fazla insana ulaşmışım gibi hissettiriyor. Kitaptan beklentim ruhsal uyanış sağlaması ve yaşadığımız bu toprakların kıymetini biraz anlamamıza hizmet etmesi.

Satın almak için tıklayınız.

Haber etiketleri: