Yazar Şengül Boybaş ile Röportaj

haberİ oku

Serra Erdoğan : Öncelikle kendinizden bahsedebilir misiniz? Şengül Boybaş kimdir? Nelerle uğraşır? Yazarlık hayatı nasıl başlamıştır?

Şengül Boybaş  : İnsanların hayatına dokunmayı seven, yeni şeyler öğrenmekten keyif alan biriyim. Tarihi öğrenmeye çok meraklıyım, bu yüzden araştırmalarıma hız kesmeden devam ediyorum. Zaten Türkiye’de doğup bu toprakları teneffüs edip bu tarihe, kadim bilgiye kayıtsız kalmak ve buradan beslenip yazmamak gerçekten imkânsız. Aslına bakarsanız benim gibi biri kendinden bahsederken biraz çorak kalıyor çünkü tıpkı Sahra Çölü gibi üzeri milyonlarca metreküp kum altında kalmış koca bir tarihin izleyicisiyim…  

Yazmayı kendimi bildim bileli hep seviyordum. Yazarlık hayatım aslında çok küçük yaşlarda yazdığım bir kompozisyonla başladı. İlkokulda İstanbul genelinde yapılan bir yarışmada birinci olmuştum. Konu çevre temizliğiydi. J Sonra günlükler, kendi kendime aldığım notlar, denemeler derken Atiye girdi hayatıma.

Serra Erdoğan :  Sizi tanınır hale getiren kitabınızın, Dünyanın Uyanışı adlı eserinizin Netflix tarafından diziye çevrilecek olması oldu. Kitabınızın ortaya çıkış süreci, dizi olarak çekilme aşaması nasıl kararlaştırıldı, süreç nasıl sizin için işledi?

Şengül Boybaş  :  Dünyanın Uyanışı’nı yazarken ana kahramanım Atiye’nin izlerini takip ediyordum ve aslına bakarsanız Atiye’yi takip ederken adeta bir filmin içinde gibiydim. Roman yazmak senaryo yazmaya oranla sınırları engin bir alan ama bu alan aynı zamanda bir hikayeyi görsel olarak da hayal etmenize izin veriyor. Dünyanın Uyanışı’nı insanların izleyebilmesini çok hayal ediyordum. Netflix  bu bağlamda inanılmaz bir platform, hikayeye kıymet veriyorlar ve fazlasıyla profesyonel yaklaşıyorlar. Netflix ile çalışmaya başladığında çırak olan biri usta olarak o platformdan ayrılıyor. Benim için de bu süreç böyleydi.

Serra Erdoğan :  Elbette, sizi daha fazla tanımak istiyoruz, fakat biraz da kitabınızın içeriğini sizin, kendi lisanınızdan dinlemek isteriz. Dünyanın Uyanışı’nda Göbeklitepe’den bahsettiniz. Bununla ilgili başlama kararını nasıl aldınız? Hikaye nasıl işliyor, sizden dinleyebilir miyiz?

Şengül Boybaş : Bu ana temanın etrafında gelişen tüm olaylar Dünyanın Uyanışı’nın kurgusunu oluşturuyor.

Serra Erdoğan : Sizi başka hangi alanlarda göreceğiz? Zaman içerisinde başka planlarınız var mı? Bu kitap veya başka bir dizi projesi şeklinde sizi duyabilir miyiz?

Şengül Boybaş : Şu günlerde üçüncü romanımı bitiriyorum. Tamamlamama bir bölüm kaldı. Bitirdiğim romanlarım Atiye’nin hikayesinde bağımsız kurgular. Atiye’nin hikayesini de Dünyanın Uyanışı ile sınırlamayı düşünmüyorum. Serim devam hikayesiyle sürecek. Çok yakında okuyabileceksiniz. Aslında yazdığım her iş bir proje, öyle bir dünya yaratıyorum ki içinde yaşıyorum. Hayatımın bir parçası haline geliyor. Yeni romanlarımın dizi ve film uyarlamaları için çalışmalarım sürüyor.

Serra Erdoğan : Göbeklitepe için de sizden bir şeyler duymak istiyoruz. Özellikle kitabınız dışında, Göbeklitepe sizin için nasıl bir anlam ifade ediyor? Neden Göbeklitepe?

           

Şengül Boybaş  :  Göbeklitepe kayıp bir medeniyet, üzeri örtülmüş bir inanç merkeziydi. Bu haliyle benim için hayli gizemliydi. İnsan bilincinin ve hafızasının unuttuğu ve açıklayamayacağı kadar derin bir kült. Göbeklitepe’de silinmiş ya da örtülmüş bu taşları insanlığın örtülü hafızasına benzetiyorum. Örtülü hafıza çok sihirli ve açığa çıkmayı bekleyen binlerce gizemi barındırıyor. Toprağın perdelediği, doğanın sakladığı diyelim ancak mana alemlerinden hissedilebiliyor…. Benim için manası üzerimdeki perdeyi araladı…

Serra Erdoğan :  Günlük hayat kaleminizi nasıl etkiliyor ?

Şengül Boybaş : Günlük hayatın içindeki koşuşuturma hayatın içindeyim dedirtiyor bana. Çünkü ben ancak hayatın içinde kalarak yazabiliyorum. Sessizliğin ortasından, inzivaya çekilerek yazmayı denedim ama çok başarılı olamadım. Ben kaosun içinde kurduğum düzenin yani günlük hayatın içindeki koşturmanın kalemiyim.

Serra Erdoğan : Bir yazar için zaman ne demektir?

Şengül Boybaş : Fiziksel zaman doğası gereği yönlüdür. Bir yönde akar, gelecekten geçmişe doğrudur ve bu bir hakikattir.

Soğuk suyun içine sıcak su dökmektir. Suyu ısıtma süreci hiçbir zaman tersine çevrilmez. Geri döndürülemez bir fiziksel süreç yaşanır ve buna entropi denir.

Benim yazarlıkta zamanla ile ilgili algım ise bunun tersine…. Zamansızlık ve mekansızlıktan besleniyorum. Reel zamanı reddederim.

Serra Erdoğan : Hayal gücünüz çok geniş ve renkli olmalı. Bununla ilgili neler söyleyebilirsiniz?

Şengül Boybaş : Geniş ve renkli mi bilemem ama düşler kurmayı seviyorum çünkü bu dünyanın sınırsızlığı beni cezbediyor. Hayal kurarken, bir kahramanın peşine düşerken zihnimi sınırlamamaya çalışırım. Çünkü bu yola girdikten sonra geriye tarif etmek kalıyor.

Serra Erdoğan :  Ufukta yeni bir kitap var mı ?

Şengül Boybaş  : Kitaplar var…

Serra Erdoğan :  Sonraki sorularımızda bir soru, bir kelime şeklinde ilerleyeceğiz. Sorduğumuz kelimelerin sizin için ne anlam ifade ettiğini birer kelimeyle ifade edebilir misiniz?

Şengül Boybaş  :

  • Hayat? Öğrendiklerimizle baş etme yeri.
  • Din? İnancı biçimleştiren olgu.
  • İbadet? İnsanın içindeki boşluğu doldurması.
  • Tapınak? Tanrıya duyulan saygı…
  • İnsan? Kusursuzluğu öğrenmesi için gönderilmiş en eksik ama yegane varlık.
  • Korku? Herkeste başka çalışan bir duygu, düşüncelere hapsedilmek.
  • Mutluluk? Kendinden başkası için bir şeyler yapabilmek.
  • Huzur? Tanrıyı düşünmek
  • Göbeklitepe? Ölüm ile yaşam arasındaki ince perde
  • Netflix? Kahramanlarımın yeni evi.
  • Gelecek? Yaşanmış olan ve yaşanacak olan.
  • Yazı? Düşüncelerin fiziksel karşılığı.
  • Cesaret? Özgürlük.
  • Tarih? Yaşanmış olayların kronolojik sıralanması.

Haber etiketleri: